Diğer Kısırlık Tedavileri

Klomen Nedir, Nasıl Kullanılır?

Klomen; yumurtlama konusunda problemleri olan kadınlar için yumurtlamayı uyarmak amacıyla kullanılan bir ilaçtır. Ovulasyon uyarıcı sınıfında bulunan bu ilaç yumurtalıkların olgun yumurta üretmesi adına bazı hormonların değerlerini arttırma işlevi görür.

Kısırlık sorunu hem erkekler hem de kadınlar görülen önemli bir doğurganlık sorunudur. Çiftler gerekli girişimler sonunda çocuk sahibi olamadığında kısırlık sorununun olduğuna yönelik algı güçlenir. Kısırlık tedavisinde çok sayıda yöntem ve uygulama vardır. Klomen de günümüzde kısırlık tedavisinde kullanılan ilaç uygulamaları arasında yer alır. Bu ilaç yumurtalıklarda yumurtaların gelişmesi ve sonrasında serbest bırakılması için gerekli olan FSH hormonunun arttırılmasında tercih edilir.

Klomen yumurtlama problemi olan kadınlarda yumurtlamayı sağlamak adına kullanılan en yaygın ilaçların başında geliyor.

Sıkça Sorulanlar

Klomen ilacının kullanıldığı birçok durum vardır. Genel olarak bu ilacın kullanıldığı durumları şöyle açıklayalım;

  • Polikistik over sendromu yaşayan kişilerde yumurtalıklarda ortaya çıkan kistlerin azaltılması ve doğurganlığı geri gelmesi için kullanılabilir.
  • Her ay adet döngüsünde yumurta üretemeyen kadınlar için düzenli yumurtlama olmadığı zamanlarda kullanılabilir.
  • Kısırlık sorununa yol açacak bir durum olmamasına karşın bebek sahibi olunamadığı infertilite teşhisinde yumurtlamayı tetiklemek için kullanılabilir.
  • Tüp bebek tedavisinde yumurta hücrelerinin üretilebilmesi ve döllenmeye hazır hale gelmesi adına kullanılabilir.
  • Erkek üreme hücresinin alınarak anne adayına gönderilmesi olan aşılama yönteminde spermin başarılı bir döllenmesi için yumurtaların önceden uygun hale getirilmesinde kullanılabilir.
  • Yumurtalık fonksiyonlarının uyarılması sürecinde kullanılabilir.
  • Erken yumurtalık yetmezliği sorunlarında kullanılabilir.
  • Hipofiz bezinin salgılama problemlerinin tedavisinde kullanılabilir.

Klomen tedavisi her kadına uygulanabilen bir tedavi değildir. Belirli şartları sağlayan kadınlarda uygulanır. Klomen tedavisi için uygun olan kadınlar şöyle sıralanabilir;

  • Klomen kullanacak kadının hamile olmaması gerekir. Gebelik testi yapılarak uygulanmaya başlanır.
  • Over genişlemesi olan hastalarda kullanılmaz. Over kisti olmayan kadınlar için tercih edilmez.
  • Anormal vajinal kanama durumunda neoplastik lezyonların olmadığına yönelik muayene yapılmalıdır.
  • Karaciğer fonksiyonu yeterli oranda çalışmayan kadınlara klomen kullanımı önerilmez.
  • Tiroid bozukluğu, adrenal bozukluk, hiperprolaktinemi, erkek kaynaklı kısırlık gibi gebeliğe engel durumlarda klomen tedavisi uygulanmaz.

Düzenli adet gören anne adaylarında yumurtalıklarda çoklu olgun yumurta üretimi için kullanılabilir. Düzenli adeti olmayan kişilerde de bu sorunu gidermek amacıyla klomen tedavisi öncesinde başka seçeneklere başvurulmalıdır. Klomen adet döneminin üçüncü günü kullanılmaya başlar.  Adet döneminde ilk günlerden başlayan bu tedavi sayesinde birden çok olgun yumurta elde edilebilir. Doktorlar genelde tabletler günde iki kez 5 gün kadar kullanmayı önermektedir.

Adet döngüsünün üçüncü gününde kullanımına başlanan ilaçtan sonra 11 ve 12. günlerde yumurtalık folikülü kontrolü için ultrason görüntülemesine ihtiyaç duyulur. Bu kontrol sırasında kaç tane olgun yumurta oluştuğuna bakılabilir.  Yumurtlamanın başarıya ulaşabilmesi adına 2-3 folikül belirlenmelidir.

Bu tedavide doğru kullanım çok önemlidir. Bunun için de doktorunuzun doğru tanıyı koyması gerekmektedir. En doğru yöntem doktorunuzun belirlediği doz ve tedavi planıdır. Doktorunuz sorununuza göre size özel bir kullanım planı geliştirecektir. Bu süreçte düzenli kullanarak saati kaçırmadan içmeniz gerekiyor.

İçeceğiniz klomen dozu da tıbbi durumunuz ve tedaviye vücudunuzun verdiği cevap dikkate alınarak belirlenir. Kesinlikle doktorunuzun belirttiğinden daha uzun ve sık kullanmayın. Bu ilaç uzun süreli tedavi için uygun değildir. Doktorunuz sizden kullanım sırasında vücut sıcaklığınızı takip etmenizi, yumurtlama testleri gerçekleştirmenizi ve doğru şekilde cinsel ilişkiye girmenizi isteyecektir. Bu süreçte doktorunuzla koordineli hareket ederseniz tedavinin başarılı olma olasılığı artacaktır.

Birçok ilaç gibi klomende de bazı yan etkiler vardır. Bu yan etkiler nadir olarak ortaya çıkar. Ancak ortaya çıkması durumunda hemen doktorunuza başvurmanız gerektiğini unutmayın.

Klomen ilacının nadir yan etkileri şu şekildedir;

  • Görmede bulanıklık
  • Çift görme, görme hissinde azalma gibi durumlar
  • Işığa duyarlı hale gelme
  • Şiddetli mide ağrıları
  • Şiddetli pelvik ağrılar
  • Ruhsal dengesizlik
  • Ciltte aniden ortaya çıkan sararma

Yukarıda belirtilen durumlar nadir belirtilerdi. Klomen ilacının hafif olarak gerçekleşen bazı yan etkileri de vardır. Bu yan etkilerde tıbbi bir tedaviye başvurmanız gerekmez.

Klomen ilacının hafif yan etkileri şu şekildedir;

  • Vücutta şişkinlik
  • Ani sıcaklama hissi
  • Göğüslerde beklenmeyen hassasiyet
  • Baş dönmeleri ve baş ağrıları
  • Adet dönemlerinin ağır geçmesi
  • Ara ara kanamalar yaşama
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Sinirlilik hali
  • Aşırı yorgunluk hissi
  • Uyumada güçlük çekme durumlarıdır.

Hafif belirtiler de beklenenden uzun sürerse bir doktora başvurmanız gerektiğini unutmayın. Belirttiğimiz yan etkiler ortaya çıkabileceği gibi tedavi boyunca bazı kişilerde hiçbir şekilde ortaya çıkmayabilir.

Klomen doğal yollarla gebeliğe ulaşamayan çiftler için kullanılan ilaçlı tedavi yöntemlerinden biridir. Ancak çiftler klomenin gebelik sürecine katkı sağlayıp sağlamayacağını merak ediyor. Bu ilacın temel kullanım amacı anne adayının gebe kalmasını kolaylaştırmaktır.  Bu ilaç sayesinde yumurta uyarılır ve döllenmeye hazır hale gelir. Erkek üreme hücreleri doğru zamanda yumurtaya ulaşarak döllenmenin gerçekleşmesi sağlanır.

Klomen tedavisinin kesin gebelikle sonuçlanacağı düşüncesi de yanlıştır. Tedavi sürecinde gebelik oluşmayabilir. Bu durumlarda tedavi tekrarlanabilir ya da farklı bir tedavi uygulanabilir. Klomen tedavisinde çoğul gebelik olduğuna dair bir algı söz konusu. Ancak klomen tedavisinde çoğul gebelik oluşma olasılığı araştırma sonuçlarına göre %6-7 civarındadır.  İlacı doktorunuzun önerdiği süre kadar gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.

Düzensiz adet döngüsüne sahip kadınlar için, yumurtlamanın ne zaman meydana gelip gelmediğini bilmek zordur. Bir kadının yumurtalığındaki yumurtaların olgunlaşmadığı ve serbest bırakılmadığı durumlarda, hamilelik mümkün olmayacaktır. Kadın faktörlü kısırlığın yaklaşık %25’i yumurtlama problemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu problemin çözümlenmesi ve hamileliğin oluşması amacıyla yumurta büyütme olarak da bilinen ovulasyon indüksiyonu uygulanabilmektedir.

Ovulasyon indüksiyonu, hamile kalmakta zorlanan kadınlarda yumurta üretimini ve yumurta salınımını teşvik etmek için hormonal ilaçların kullanıldığı tedavi prosedürüdür.

Normal yumurtlama sisteminde yumurtalıklar, döllenmek üzere olgun bir yumurta bırakır. Bu eylem, bir kadının adet döngüsü sırasında yaklaşık 28 günde bir meydana gelir. 21 ila 35 günlük periyotlar da olağandır ve normal kabul edilir. Döllenme gerçekleşmezse olgun yumurta ve diğer dokular doğal olarak parçalanır, adet kanamasıyla beraber rahimden temizlenir.

Yumurtlama 35 günde bir kereden az veya öngörülemez olduğunda, düzensiz olduğu düşünülür. Yumurtlama, aralık ya da süre olarak tamamen öngörülemediğinde oligoovülasyon, hiç gerçekleşmez ise buna anovulasyon denir. Yumurtlama sorunları, yumurtlamanın öngörülebilirliğini ve potansiyel olarak döllenecek bir yumurtanın kullanılabilirliğini ortadan kaldırarak doğurganlığı etkiler.

Yumurtlama indüksiyonunun amacı; bir kadının doğal yöntemler, aşılama veya başka bir doğurganlık tedavisi kullanarak hamile kalma şansını arttırmaktır. Bununla birlikte, yumurtlamanın olmaması başka bir doğurganlık sorununun belirtisi olduğunda; altta yatan problemin tedavisi olarak doğurganlığı geri kazandırabilir.

Yumurtlama yumurta, ovulasyonu olmayan veya seyrek görülen kadınlar için sıkça kullanılan bir tedavidir. Yumurtlama bozukluklarına neden olabilecek ve ovulasyon indüksiyonu uygulanabilecek problemler ise şöyledir:

  • Yumurtanın gelişememesine veya olması gerektiği gibi serbest bırakılamamasına neden olan çoklu kist oluşumları polikistik over sendromu olarak bilinir. Kısırlığın en yaygın nedenidir. Akne, açıklanamayan kilo alımı, yüz ve vücudun çeşitli bölgelerinde tüylenme, saç dökülmesi ve adet döngüsünde düzensizlikler gibi belirtiler mevcuttur.
  • Hipotalamus tarafından salgılanan hormonların salınımında meydana gelen bozulmalar hipotalamik disfonksiyon olarak adlandırılır ve yumurta üretim sistemini engeller.
  • Yumurta üretiminin menopoz döneminden çok daha önce durması erken yumurtalık yetmezliği ile ilişkidir.
  • Hiperprolaktinemi (yüksek prolaktin serumu), yumurtalık fonksiyonlarını etkilemektedir.
  • Tiroit bozuklukları, stres, aşırı egzersiz, yeme bozuklukları ve obezite gibi yumurtlamayı dolaylı olarak etkileyebilecek bozukluklar; hormon takviyesi gerektirebilir.
  • Aşılama veya tüp bebek tedavisi gibi yardımcı üreme prosedürlerinden önce uygulanır.

Yumurtlama problemlerinin başlıca semptomları düzensiz veya hiç olmayan adet dönemleri, olağandışı lekelenme, anormal hafif veya ağır dönemler, cinsel ilişki esnasında ağrı, şişkinlik, göğüslerde hassasiyet, adet öncesi belirtilerin olmaması gibi problemler mevcuttur.

Yumurtlama sorunları tedavi edilmeden önce, nedeni belirlemek için belirli tetkiklerin yapılması önemlidir. Bu tetkikler; tiroit, prolaktin, FSH, LH, testosteron ve diğer androjenleri (erkek hormonları) içeren bir dizi kan testlerini; yumurtalıkların ve rahimin ultrason taramasını içerir. Yumurtalığın, ilaç tedavisine cevap verebildiğinden emin olmak da önemlidir.

Yumurtlama indüksiyonu kullanılarak yumurtlamanın uyarılması, bir yumurtanın olgunlaşmasına ve yumurtalık tarafından salınmasına izin verilir. Kadının düzensiz bir adet döngüsü varsa folikül takibi ve hormon değerlendirmeleri düzenli olarak izlenmeli, doğurganlık zamanını tanımlamaya yardımcı olunmalıdır.

Yumurta büyütme için kullanılan ilaçlar şunlardır:

Klomifen sitrat: Östrojen reseptörlerini bloke ederek yumurtlamayı indükleyen oral bir ilaçtır. Yapay anti-östrojen etkisi vücudu östrojen seviyelerinin düşük olduğuna inandırır, böylece daha fazla folikül uyarıcı hormon (FSH) üretimi uyarılır. Klomifen sitrat alırken bir dizi izleme gereklidir. Bu izlemeler ultrason, kan östrojen seviyeleri ve idrardaki leutinizan hormon (LH) testini içerir.

Açıklanamayan infertilite vakalarında ve yardımcı doğurganlık tedavilerinde reçete edilir.

  • İnsan menopozal gonadotropin (hMG): Folikül uyarıcı hormon (FSH) ve leutinize edici hormondan (LH) oluşan, enjekte edilebilir bir ilaçtır. Kendiliğinden yumurtlamayan veya aşırı düzensiz yumurtlayan kadınlarda yumurta gelişimini uyarmak; yumurtlayan kadınlarda ise tek bir döngüde geliştirilen yumurta sayısını arttırmak için kullanılır. Bu doğurganlık ilacı hem aşılama hem de in tüp bebek tedavisinde kullanılabilir.

İlaçla birlikte yumurtalık cevabının izlenmesi gereklidir. Kan östrojen ölçümü (E2) ve ultrason kombinasyonu en ideal yaklaşımdır; komplikasyon riskini en aza indirir.

  • Folikül uyarıcı hormon: FSH ilaçları, bir yumurtlama indüksiyon döngüsü sırasında çoklu yumurta alımını ve gelişimini teşvik etmek için kullanılan enjekte edilebilir bir ilaçtır. FSH ürünleri tek başına veya superovülasyonu indüklemek için insan menopozal gonadotropin (hMG) ile kombinasyon halinde kullanılabilir. Her döngüde yumurtalık cevabını değerlendirmek için ultrason muayeneleri ve kan östrojen seviyesi testleri ile takip gerektirir.
  • İnsan koryonik konadotropin: hCG, yumurtaların olgunlaşmasına yardımcı olan ve olgun yumurtaları serbest bırakmak için yumurtalıkları tetikleyen doğal bir hormondur. Ayrıca, döllenmiş yumurtanın implantasyonunu sağlamak üzere progesteron salgılaması için corpus luteumu uyarır. Yumurtlama, genellikle hCG verildikten yaklaşık 36 saat sonra ortaya çıkar.
  • Lupron ve sentetik gonadotropin (FSH / LH) inhibitörü: Lupron, beynin leutinize edici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) salgılanmasını bastırır. Bu nedenle, ekzojen hMG-LH / FSH ve / veya FSH gibi yumurtlama indüksiyon ilaçları ile tedavi döngülerinin hazırlanmasında kullanılır. Bir sonraki adet döngüsü için baskın bir folikülün salınmasını önleyerek foliküllerin alımını iyileştirir.

Yumurta büyütme tedavisinin etkinliğini doğrulamak için, ovulasyon indüksiyonu başlamadan önce bir ultrason tetkiki ve kan östrojen seviyesi (E2) testi gerekir. Adet döngüsünün erken döneminde kullanılırsa FSH’yi uyarmak için de kullanılabilir.

Klasik tüp bebek döngüleri, daha fazla yumurta hücresini geliştirmek için doğurganlık ilaçlarının kullanımını içerir. Ancak birçok kadın, genellikle mevcut tıbbi durumdan dolayı doğurganlık ilaçlarının kullanımından kaçınmak ister. İlaçsız tüp bebek tedavisi (IVM) bu ihtiyaca göre planlanan alternatif doğurganlık tedavisidir.

 

İlaçsız tüp bebek tedavisi olarak da bilinen in vitro maturasyon (IVF), bir kadının yumurtalarının toplandığı ve vücut dışında olgunlaştırıldığı prosedürdür. Tüp bebek tedavisinin farklı bir yöntemi olarak gerçekleştirilmektedir. Hastaların, komplikasyonlara neden olabilecek doğurganlık ilaçlarına maruz kalmasını sınırlayan yenilikçi bir tedavidir.

İlaçsız tüp bebek tedavisi 1990’lı yılların ortalarında, embriyoloji laboratuvarında olgunlaşan ve daha sonra döllenip rahime transfer edilen embriyodan doğan sağlıklı bir bebeğin doğumuyla birlikte uygulanmaya başlanmıştır. Böylece, yumurta alımından önce doğurganlık ilacı almayan kadınlardan da sağlıklı yumurta alımının ve hamilelik oluşturmanın mümkün olduğu ortaya çıkmıştır.

İlaçsız tüp bebek yönteminin uygulanabilmesi için gereken kriterler şöyledir:

  • Polikistik over sendromu olanlar,
  • Hormon tedavisine duyarlı olabilecek kanser hastaları,
  • Yumurtalıkların aşırı uyarılma riskini azaltmak isteyenler,
  • Doğurganlık ilacı stimülasyonu ile çok sayıda yumurta folikülü üretebilen genç kadınlar,
  • Daha önceki tüp bebek döngüsünde hiperstimülasyon sendromu nedeniyle çok sayıda yumurta folikülü üretme öyküsü olanlar,
  • Kabul edilebilir düzeyde anti-mulleran hormon (AMH) seviyesine sahip olanlar,
  • Sağlıklı bir kilo aralığındaki kadınlar.

Bir kadın, henüz anne rahmindeyken üreme hayatı boyunca kullanacağı tüm yumurtalara sahiptir.  Yumurtaların çoğu, yumurtalık folikülleri adı verilen besleyici hücre grupları içine yerleştirilmiştir ve saklanmıştır. Ergenlikten sonra her ay, birkaç folikül uyanır ve olgunlaşmaya çalışır. Her küçük folikülde olgunlaşmamış bir yumurta bulunur. En büyük folikül büyüdükçe, daha küçük foliküllerin geri çekilmesine ve çözünmesine neden olan hormon sinyalleri gönderilir. Böylece, en büyük folikül ve içindeki yumurta o ay serbest bırakılır.

İlaçsız tüp bebek tedavisi oldukça basittir ve doğal biyolojik sisteme bağlı olarak yürütülür.  Tüm tedavi, endometriyumu değerlendirmek, büyüyen foliküllerin boyutunu ve sayısını ölçmek için hastanın adet döngüsünün bazı günlerinde gerçekleştirilen iki veya üç ultrason görüntülemesinden oluşur.

Oosit toplama, genellikle döngünün 9 ila 14. günleri arasında gerçekleştirilir. Yumurtaları olgunlaştırmak için bir hCG enjeksiyonu, yumurta alımından yaklaşık 36 saat önce verilir.

Oosit toplama, özel olarak tasarlanmış bir iğne ile ultrason rehberliğinde yapılır. Tüm prosedür 30 ila 40 dakika sürer. Daha sonra olgunlaşmamış oositler 24 ila 48 saat olgunlaşma ortamlarında kültürlenir. Olgunlaşan oositler, mikroenjeksiyon tekniği kullanılarak döllenir. Embriyo transferi ise genellikle olgunlaşmamış oositlerin toplanmasından 2 ila 5 gün sonra yapılır. Yumurta toplama ve embriyo transferinden sonra endometrium desteği ve implantasyonun arttırılması için bazı ilaç tedavileri gerekebilir.

İlaçsız doğurganlık tedavisi fizyolojik, duygusal ve finansal maliyetler açısından birçok olumlu etkiye sahip bir yaklaşımdır.

Metabolik bir bozukluk olan polikistik over sendromu tanısı konan hastalar, doğurganlık tedavisinin bir sonucu olarak over hiperstimülasyon sendromu geliştirme riski altındadır. Bu sendrom kistlere, karın şişkinliğine, mide bulantısına ve aşırı kilo alımına neden olabilir. Şiddetli over hiperstimülasyon sendromu vakalarında yumurtalıklar şişer ve tehlikeli miktarlarda biriken aşırı sıvıların kan damarlarından organlara geçmesine neden olur. Genellikle bu komplikasyonlar kapsamlı tıbbi tedavi, hastaneye yatış, cerrahi prosedürler ve döngünün sona ermesini gerektirebilir.

İlaçsız tüp bebek tedavisi hormon tedavisi gerektirmediği için tüm bu riskler azalır.  Kısaltılmış FSH terapi döngüsü, sadece polikistik over sendromu olan hastalar için değil, kanser hastaları için de faydalıdır. Özellikle meme kanseri teşhisi konulan ve muhtemelen östrojene karşı aşırı duyarlılığa sahip olan kadınlar için de olumlu bir tedavi yöntemi olacaktır.

Çoklu folikül gelişimini uyarmak için doğurganlık ilaçları kullanmadan embriyo üretme süreci, maliyeti önemli ölçüde azaltacaktır. İlaçların yanı sıra azalan kontrol muayeneleri ve yapılan tetkiklerin en aza indirgenmesi fiyatlandırma üzerinde olumlu bir etken olacaktır.

Klasik bir tüp bebek tedavisi prosedürü sırasında, hasta yaklaşık 14 boyunca hormonlarla tedavi edilir. Bunun sonucunda olgun oositler toplanır ve döllendirilir. Buna karşılık ilaçsız tüp bebek tedavisinde yalnızca daha az FSH tedavisi ile yapılır ve olgunlaşmamış oositler çıkarılır.

İlaçsız tüp bebek tedavisi ile standart tüp bebek tedavisinin benzerlikleri ise şöyledir:

  • Foliküller ultrasonlar ve kan testleri ile izlenir.
  • Foliküllerin büyümesini teşvik etmek için bazı ilaçlar dahil edilebilir.
  • İki yöntemde de yumurta toplama prosedürü gereklidir.
  • IVM laboratuvarında olgunlaşan yumurtaların döllenmesi, IVF laboratuvarında gerçekleşecektir.

Klasik tüp bebek tedavisine oranla yeni bir teknolojidir; ancak güvenilir ve etkilidir. IVM ile daha az ilaç kullanılmasına rağmen, yumurtalar insan vücudunun dışında daha uzun bir süre geçirir.

Tedavinin dezavantajı, bir tedavi döngüsünde standart tüp bebek döngüsüne göre daha az yumurtanın toplanmasıdır. Böylece döngü başına gebelik başarı oranları da olumsuz etkilenebilir.

Tüm infertilite tedavi protokollerinde olduğu gibi, 35 yaş üstü kadınlarda gebelik başarı oranları daha düşüktür. İleri yaştaki kadınlar, daha düşük doğurganlık oranları nedeniyle ilaçsız tüp bebek tedavisi için ideal bir aday değildir.


Bizi Arayın