Adet Düzensizliği

Adet Düzensizliği Nedir?

Normal adet döngüsünde çeşitli nedenlere bağlı olarak meydana gelen bozulmalar, adet düzensizliği olarak adlandırılır. Adet kanaması kadın üreme sisteminin sağlıklı bir şekilde işlevini yerine getirmesi noktasında çok önemli bir görev üstlenir. Kadınların hayat boyu sahip olacakları yumurta rezervi anne karnındayken olgunlaşmakta olup dünyaya belirli bir yumurta rezervi ile gelirler. Ergenlik dönemiyle birlikte kadınların yumurtaları üreme süreci için hazırlanıp olgunlaşmaya başlar.

Adet döngüsü; hipotalamus, hipofiz bezi, yumurtalıklar ve rahmin birlikte çalışmalarının bir sonucudur. Bu süreçte ilk adım, hipotalamusun hipofiz bezini uyarması ve bunun sonucunda hipofiz bezinin LH ve FSH hormonları salgılamasıdır. LH ve FSH dolaşım sistemi aracılığıyla yumurtalıklara ulaşıp yumurta rezervindeki yumurta foliküllerini uyarır. Yumurta folikülleri olgunlaşırken östrojen hormonu salınır. Buna bağlı olarak enfometrium tabakası kalınlaşır.

Rahmin endometrium tabakasının kalınlaşması, kadın üreme sisteminde gebeliğe hazırlanıldığı ve yumurtanın olgunlaştığı anlamına gelir. Endometrium tabakası kalınlaştıkça kan damarları yönünden zenginleşir. Yumurta ve sperm döllenirse gebelik gerçekleşir. Aksi takdirde östrojen hormonu salınımı azalmaya ve progesteron hormonu salınımı artmaya başlar. Endometrium parçalanıp dökülerek bir miktar kanla vajinal yoldan vücut dışına atılır. Bu süreç adet kanamasıdır.

21 ila 35 günlük döngüler halinde gerçekleşen adet kanaması ergenlikle başlar ve menopozla sona erer. Yumurtalık rezervinin sona ermesiyle adet kanamasının durması, menopoz olarak adlandırılır ve menopoz aynı zamanda üremenin sona ermesi anlamına gelir.

Adet döngüsünün 21 günden kısa ya da 35 günden uzun olması, kanamanın 8 günden uzun sürmesi ya da anormal bir şekilde kesilmesi adet düzensizliği olarak adlandırılır. Ergenlik dönemindeki kızlarda ve menopoza girmek üzere olan kadınlarda adet düzensizliği olağan kabul edilebilir.

Adet Düzensizliği Belirtileri

Normal şartlar altında bir adet kanamasının süresi 2 ila 8 gün arasında değişir. Ayrıca iki adet dönemi arasındaki süre 21 ila 35 gün arasında olmalıdır. Bunun dışındaki durumlar adet düzensizliği olarak adlandırılmakta olup belirtilerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

  • Adet döngüsünün 21 günden kısa ya da 35 gündan fazla olması,
  • Adet kanamasının 2 günden az ya da 7 günden fazla sürmesi,
  • Şiddetli adet kanaması,
  • Adet döneminde kramp, ağrı ya da kusma görülmesi,
  • Sürekli yorgunluk hissi,
  • Baş dönmesi,
  • Kansızlık,
  • Menopoz döneminden ya da cinsel ilişkiden sonra ve adet döngüsü arasında kanama ya da lekelenlemeler olması,
  • Arka arkaya 3 ya da daha fazla kez adet görülmemesi,
  • Uzun süre hiç adet görememe ya da sık adet görme.

Adet Düzensizliği Türleri Nelerdir?

Adet düzensizliği oluşumuna göre farklı isimlerle adlandırılabilir. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

Amenore: Primer amenore ve sekonder amenore olmak üzere iki farklı türü bulunan amenore, adet görememe durumu olarak tanımlanabilir. Prime amenore, 15 yaşına kadar adet kanaması görmemek iken adet gören kadınların 6 aydan fazla adet görmemesi sekonder amenore olarak adlandırılır.

Oligomenore: İki adet döngüsü arasındaki sürenin 35 günden fazla olması ile karakterize olan oligomenore, seyrek adet görme durumudur.

Polimenore: İki adet döngüsü arasındaki sürenin 21 günden az olması durumu olan polimenore, sık adet görme olarak da bilinir.

Hipermenore: Adet döngüsünde gün sayısının ya da kanama miktarının artması durumudur. Rahim kaslarında miyom olması veya rahim kaslarındaki kasılma işlevinin bozulmasından kaynaklanabilir.

Hipomenore: Adet döngüsünde gün sayısının ya da kanama miktarının azalması ile karakterize olan hipomenore, rahim duvarının yıpranmasından ya da yaş almayla birlikte hormonların azalmasından kaynaklanabilir.

Metroraji: Düzensiz aralıklı kanamalar anlamına gelen metroraji durumunda adet sonrası ara kanamalar şeklinde görülmesi söz konusu olur.

Menoraji: Normal olmayan seviyede ağır ya da uzun süreli adet kanamalarının olmasıdır.

Menometroraji: Düzensiz aralıklı kanamaların fazla miktarda ve uzun süreli olması durumudur.

Adet Düzensizliği Neden Olur?

Adet düzensizliği pek çok farklı nedene bağlı olarak gelişebilir. Genellikle hormonal değişikliklerin neden olduğu adet düzensizliği; menopoz, depresyon, dış gebelik, yumurtalık rezervinde yumurta bulunmaması, polip, endometrial hiperplazi, diyabet, sigara kullanımı, yumurtalık kisti, miyom, rahim ve yumurtalık kanseri gibi nedenlere bağlı olarak da gelişebilir.

Bunların yanı sıra tiroit hormonlarının yetersiz salgılanması (Hipotiroidi) ve fazla salgılanması (Hipertiroidi) adet düzensizliğine neden olabilir. Düşük vücut ağırlığına sahip olmak üreme fonksiyonlarını ve yumurtlamayı olumsuz etkileyerek adet düzensizliği yaşanmasına yol açabilir.

Düzenli olarak kullanılan birtakım medikal ve bitkisel ilaçların yanı sıra ertesi gün hapları ve doğum kontrol hapları menstrüal siklusu bozabilir. Erken menopoza girilmesi, çeşitli kronik hastalıklar, pıhtılaşma bozuklukları, ağır egzersiz programları uygulanması, hızlı kilo alıp verme, ani iklim ve çevre değişiklikleri, karaciğer ve böbrek hastalıkları adet düzensizliğinin nedenleri arasında sayılabilir. Adet siklusunu bozan nedenler arasında dengesiz beslenme ve stresi saymak da mümkündür.

Adet Düzensizliği Tanısı Nasıl Koyulur?

Adet düzensizliği şikayeti olan kişilerden öncelikle ayrıntılı bir hasta öyküsü alınır. Adet kanamalarının sıklığı, kanama süresi ve miktarı hakkında bilgi edinilir. Düzenli olarak kullanılan ilaçlar ve menopoz olasılığı değerlendirilir. Fiziki ve jinekolojik muayene yapılır. Ultrason ve gerekli durumlarda histeroskopi yöntemlerine başvurulur. Rahim ağzı kanserinden şüphelenilirse smear testi yapılır, gerekli görülürse rahimden biyopsi alınır. Serum progesteron testi yapılarak yumurtlamanın devam edip etmediği kontrol edilir.

Adenomyozis şüphesi halinde MR ile ayrıntılı görüntüleme yapılmasının yanı sıra hormonal anormallikleri tespit etmek için laboratuvar testleri uygulanır. Pıhtılaşma sorunu olup olmadığı incelenir. Tüm bu süreçte, sağlıklı bir adet döngüsünün temelini oluşturan hipotalamus, hipofiz, yumurtalık ve rahim kontrolleri yapılır. Radyolojik tetkikler ve laboratuvar testleri sonucunda adet düzensizliğinin altında yatan neden belirlenir.

Adet Düzensizliği Tedavisi Nasıl Yapılır?

Takvim yılı içinde bir ya da iki kez görülen adet düzensizliği genellikle normal olarak kabul edilir. Bu sınırın üzerinde düzensizlikler olması halinde tanı ve tedavi ihtiyacı doğar. Bu yüzden ilk regl olunduğu dönemden itibaren adet dönemlerinin düzeni kontrol edilmelidir. Bunun yanı sıra adet kanamasının miktarına ve süresine de dikkat etmek gerekir.

Adet düzensizliğinin tedavisi, sorunun neden kaynaklandığına göre kişi özelinde belirlenir. Yumurtalık kisti ve rahim ağzında veya rahim içinde miyom ya da polip olması halinde genellikle laparoskopik histerosopi yöntemine başvurulur.

Bu tür organik etkenlerden kaynaklanmayan adet düzensizliğinin nedeni genellikle hormon düzensizliğidir. Bu tür vakalarda ilaç tedavisi uygulanarak hormon dengesinin sağlanması yoluyla adet düzensizliği ortadan kaldırılır.


Kızlar Adet Görmeye Kaç Yaşında Başlar?

Üreme çağına giren kadınlar ayda bir defa olmak üzere adet kanaması görür. Kadınların adet kanaması deneyimi üreme fonksiyonlarının çalışması konusunda bilgi verir. Dünyada adet görme yaşı belirli koşullara göre değişmektedir. En geç adet görme yaşı 9 olurken bazı kadınlarda bu yaş 15 olarak kayıtlara geçmektedir

Kadınlar belirli bir yumurtalık rezerviyle doğarlar. Ergenlik döneminin başlamasından sonra her ay bir tane yumurta folikülden çıkmaktadır. Genç kızların beklenen yaş diliminden erken veya geç adet görmesi bazı sorunların habercisi olabilir. Bu durumda fiziksel, duygusal, sosyal ya da genetik gibi birçok sebep dikkate alınarak tedavi uygulanmaktadır.

Kızlar adet görmeye kaç yaşında başlar, sorusuna net bir cevap verelim. Kızlar için adet görme yaşı ortalama 9 yaş ile 12 yaş arasındadır. İlk görülen adet menarş ismiyle anılmaktadır. Genç kızlarda 9 yaşından önce adet görülmesi ya da 15 yaşına gelinmesine rağmen adet kanamasının gerçekleşmemesi bir sağlık sorun olarak değerlendirilmelidir.

Sıkça Sorulanlar

Adet kanamasının başlama yaşının genel olarak 9 ila 15 arasında olduğunu belirttik. Adet kanasının başlaması iklim koşulları, toplumlar, sosyal ve ekonomik çevre ve aile yapısına göre farklılık gösterebilmektedir.  Yapılan araştırmalar şehirlerde yaşayan, sıcak iklimlerde yaşayan, görme engelli olan, ekvator ve deniz seviyesine yakın bölgelerde yaşayan ve kilo sorunu olan genç kızların daha erken yaşta adet görmeye başladığını ortaya koymaktadır.

Araştırmalardan yola çıkarak kırsal kesimde yaşayan, beslenme sorunları olan, aşırı zayıf ya da aşırı kilo sorunu bulunan,  ağır egzersiz ve spor yapan genç kızların da daha geç yaşlarda adet gördüklerini ortaya koymaktadır. Adet görme yaşını etkileyen en önemli faktörlerin başında genetik durum geliyor.  Bir genç kızın ailesinde erken veya geç dönemde adet gören kadınlar bulunuyorsa  buna benzer bir adet düzeni olması doğaldır.

Adet görme yaşında etkili diğer bir faktör de beyin ve yumurtalıklarda hormonların salgılanma oranıdır  Hormonlar zamanından önce ya da sonra, olması gerekenden az ya da çok salgılanması durumunda adet görme yaşı etkilenecektir.  Adet görme yaşı fiziksel, sosyal ve genetik birçok unsurla bağlantılıdır.

İlginizi çekebilir: Az Gelen Adet Kanaması Nedenleri

Genç kızlarda adet döneminin beklenenden erken başlamasına yol açan çok sayıda faktör vardır. Bu durumu en çok etkileyen unsurların başında sağlıksız beslenme alışkanlıklarına bağlı hormon bozulmaları geliyor.   Hormonlu besinlerin tüketilmesi vücutta bazı hormonların erken salgılanmasına yol açıyor.  Ayrıca bazı ilaçlar ve gıda takviyeleri de erken adet görülmesine yol açabiliyor.

Beyin ve yumurtalıklardaki hormonların salgılanma seviyesi de adet görme yaşını etkiler. Genç kızlarda 9 yaşından önce başlayan adet bir sorun olduğuna işaret eder. Beyin dışında bir organda yaşanan bazı sorunlar erken yaşta adet başlamasına yol açabilir.

Adetin erken başlaması durumunda uzmanlar bu konunun sebebini araştırmaktadır. Ancak bazı durumlarda adet kanamasının 9 yaşından önce başlama nedenleri belirlenememektedir.  Beyinde tümör oluşumu, kafa travması, beyin kisti, menenjit gibi rahatsızlıklar erken adet görmeye yol açabilmektedir. Bunun yanında yumurtalık kistleri, böbrek üstü bezlerindeki rahatsızlıklar, hormonsal steroid kökenli ilaç kullanımı gibi durumlarda adet kanaması yaşını düşürmektedir.

Genç kızlarda bazen 15 yaşına gelmelerine rağmen adet kanaması başlamaz. Bu durum da bir sağlık problemi olarak görülmektedir. Ergenlik döneminin ikincil belirtileri 16 yaşına kadar görülebilir.  16 yaşa rağmen ikincil adet belirtilerinin görülmemesi ve kanamaların başlamaması durumunda mutlaka bir uzmana görünmek gerekir. Bu durumlarda ilk olarak hipofiz bezinde ya da yumurtalıklarda salgılanan hormon seviyelerinde bir problem aranmaktadır.

Sağlıklı bir adet döneminin zamanında başlaması için kızlarda hipofiz bezi, yumurtalık ve rahim normal fonksiyonlarda çalışmalıdır. Yapısal bazı sorunlar, Turner sendromu, hipofiz bezi sorunları, kızlık zarının açık olması gibi durumlar adet kanamasının gecikmesine yol açmaktadır. Ayrıca vajina, rahim ve rahim ağzında görülen sorunlar da adet yaşını geciktirmektedir. 16 yaşına gelen genç bir kızda adet kanamaları başlamadıysa mutlaka bir uzmana görünmek gerekir.

Genç kızlarda adet görme yaşı için alt sınırı 9 yaş olarak belirttik. Üst sınır ise 15 olarak kabul edilse de 16 yaşına kadar beklenebilir. Bazı kadınlarda bu yaş 17 de olabilir.  Bu yaşa kadar adet görmeme durumu bazı kızlarda normal olarak kabul edilebilmektedir.  Adet görmenin gecikmesiyle boy uzaması doğru orantılıdır.

Genç kızlarda 15, 16 ve en geç 17 yaşına kadar adet başlamadıysa bir doktora görünmesi önerilmektedir. Bu durumda uzmanlar gerekli muayeneleri yaparak adet görmeye engel olan durumları belirler ve bir tedavi planı oluştururlar.

Genç kızlarda adetin başlama yaşını etkileyen birçok faktör olduğunu belirttik. Vücut kitle endeksi yüksek olan kişilerde erken adet görme ihtimali fazladır. Ayrıca hayvansal protein, enerji içeceği, yüksek şeker ve kafein tüketimi genç yaşta adet görülmesine yol açabilir. Erken menarşe durumu ilerleyen yaşlarda sağlık durumuna etki yaratabilir.

Birçok genç kız adet kanamasını geç yaşlarda görmektedir. Yeterli beslenemeyen ya da yoğun egzersiz programı uygulayan kızlarda bu durum yaşanabilir. Koşucu,  jimnastikçi ve balerinlerde bu durum söz konusudur.  17 yaşına gelmesine rağmen adet görmeyen genç kızlarda bazı riskler olabilir. Bu durumda bir uzmandan destek alınmalıdır.

Az Gelen Adet Kanaması: Üreme dönemine giren her kadında belirli bir aralıkla adet kanaması durumu olur. Adet döngüsü kadınlar için ortalama 28 gün kadardır.  Bu döngüden daha kısa ya da daha uzun bir süreç de söz konusu olabilir. Adet döngüsü her  kadında bireysel olarak farklıdır. Bununla birlikte kadınlarda adet kanaması yoğunluğu da farklı olur. Bazı kadınlarda çok yoğun olarak kanama olmasına karşın bazı kadınlarda da adet kanaması çok az gelmektedir.

Az gelen adet kanaması nedenleri şu şekilde sıralanabilir;

Kullanılan İlaçlar: Adet görmenizi sağlayacak östrojen ya da progesteron hormonlarını etkileyecek ilaçları kullanırsanız adet döneminde daha az seviyede kan gelebilir.

Hormonal Dengesizlik Durumları:  Hipofiz bezi ve tiroid bezleri hormon üretiminde etkilidir. Bu bezlerde yaşanan bozukluklar adet kanamasının az gelmesine yol açabilir. Tiroid hormonnu düşük olursa, prolaktin hormonu yüksek olursa, insülin seviyesi yüksek olursa, androjen seviyesi yüksek olursa adet kanaması az seviyede olabilir.

Karaciğer ve Böbrek Hastalıkları: Karaciğer ve böbrek hormon salgılanmasında önemli görevleri olan organlardır. Bu organlardaki hastalıklar hormonların olması gerekenden az ya da çok salgılanmasına yol açabilir. Dolaylı olarak adet kanamasının az gelmesi sonucu da ortaya çıkabilir.

Asherman Sendromu:  Kürtaj yaptırdıktan sonra enfeksiyon ya da rahim içinde parça kalmasına bağlı olarak rahim  içinde yapışıklık sorunu ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlık düşük olasılık da olsa sezaryen doğumu sonrasında da görülebilir. Bir cerrahi müdahale olmadan tübeküloz ya da birtakım enfeksiyon hastalıklarına bağlı olarak  ortaya çıkabilir.  Bu durumda rahim içinde yapışma sorunları olabileceği için adet kanaması düşük oranda gelir.

Yapısal Sorunlar:   Polikistik over, myom, polip, rahim iç tabakasında kas tabakasının ilerlemesine bağlı rahim kalınlaşması gibi yapısal durumlar adet kanaması üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Özellikle polikistik over sendromu olan kadınlarda düzensiz yumurtlama olduğu için adet döngüsü de düzensizleşir. Ayrıca adet kanamasında da azalma görülebilir.

Menopoz Dönemi: Menopoz döneminin yaklaşmasıyla birlikte kadınlar kadınlık hormonlarının azalması sonucuyla yüzleşir. Bu süreçte kan akışı düzensiz ve yetersiz hale gelebilir.

Sheehan Sendromu: Doğum ardından ortaya çıkan aşırı kanamaya bağlı ortaya çıkan bir sendromdur. Bu sendrom hipofiz bezinde hasar oluşmasına yol açar. Buna bağlı olarak hipofiz bezi normal seviyesinden daha az çalışmaya başlar. Bu durum da östrojen ve progesteron hormonun az salgılanmasına yol açar. Sonuç olarak da adet seviyesinde azalma görülür.

Erken  Süreçte Yumurtalık Yetmezliği:  Erken yumurtalık yetmezliği sorunu 40 yaşından daha genç olan kadınlarda yumurta üretiminin durmasıdır. Menopoz tarzında doğal bir durum olmadığı için  bu durum adet düzensizliğine ve adet kanamasında azlığa yol açabilir.

Vücut Yağı Düşüklüğü: Kadınlarda vücut yağı düşük olursa adet olamayabilirsiniz. Adet olsanız da adet kanamasının seviyesi az olabilir.

Rahim Problemleri: Cerrahi müdahalelere bağlı olarak ya da doğuştan ortaya çıkan rahim sorunları adet kanamasının az oranda görülmesine yol açabilir.

Psikolojik Durumlar:  Kadınlar yoğun olarak stres yaşadıkları dönemlerde adet kanaması az olabilir. Fiziksel bir sorun yoksa adet kanamasının az olarak yaşanmasının sebebi psikolojik de olabilir. Stres seviyesi hormon bezlerini olumsuz etkileyebilir. Bu durum da adet kanamasının az olmasına yol açabilir.

Rahim İçi Tabakasının İnceliği:  Rahim içi tabakasının ince olmasının temel sebebi östrojen seviyesinin düşük olmasıdır. Bu durum rahim iç tabakasının kalınlaşmasına engel olur. Adet kanaması rahim iç tabakasının kalınlığıyla doğru orantılıdır. Bu yüzden ince olan tabakalarda adet kanamasının miktarı da azalabilir.

Ani Kilo Değişimleri: Vücutta belirli bir yağ oranı olması adet döneminin sağlıklı olabilmesi açısından önemlidir.  Vücut ağırlığı normalden çok düşük olan ya da ani bir şekilde kilo kaybı yaşayan kişilerde adet düzensizlikleri ve adet seviyesinin azalması durumları başlar.

Gebelik:  Birçok anne adayı hamile olduğuna adet kanamasının olmaması durumunda karar verir. Embriyo yerleşmesi gibi durumlar hafif lekelenme ya da kanama yaşatabilir.

Doğum Kontrol Yöntemleri: Doğum kontrolü amacıyla kullanılan ilaçların önemli bir bölümü adet kanamasını azaltır. İlaçlarda yer alan hormonlar adet kanamalarının yoğunluğunun azalmasına yol açabilir.  Adet dönemi şiddetli olan kadınlar için doğum kontrol ilaçları uzmanlar tarafından önerilir.

Rahim Yaraları:  Kürtaj yaptırılması ya da kısa aralıklarla sezaryen doğum yapılması ya da farklı durumlar rahim duvarının birbirine yapışmasına yol açabilir. Bu durumda rahimde yarar çıkabilir. Rahim yaraları adet seviyesini azaltabilir.

Rahim Ağzının Darlığı:  Rahim ağzı dar olması durumunda çok düşük bir olasılık da olsa adet kanaması az görülebilir.  Bu durumda kan rahim içinden dışarıya normal süreçle atılmaz. Bu yüzden kanama azalır. Ancak bu durumda ağrılı bir kanama görülür.  Bu sorun yaşandığında ağrıya karşı doktorunuza başvurmanız gerekebilir.

Dış Etkenler: Adet kanamasının az olması bazı dış etmenlere de bağlı olabilir.  Yeme bozukluğu, kalıtsal sorunlar ya da hava değişiklikleri de adet miktarını etkilemektedir.

Adet kanaması uzun diyorsanız şöyle başlamak gerekir. Yetişkinlik aralığına erişen bir kadında adet döngüsü 21 ile 35 gün arasındadır. bu süre ergenlik  döneminde ya da menopoz dönemine yaklaşan kadınlarda farklıdır. Bu kadınlarda süreç daha kısa ya da uzun sürebilir. Her kadında adet kanamasının miktarı da değişkendir.  Adet kanaması ortalama 3-7 gün arasında devam eden bir süreçtir.  Bu süre geçmesine rağmen adet kanaması devam ediyorsa adet kanamasının uzun sürmesi sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise Menoraji olarak adlandırılmaktadır.

Adet döngüsü ve adet döneminin süresi her kadında şahsa özeldir. Bazı durumlara bağlı olarak ağır, düzensiz ya da uzun süreli adet sürebilir. Bazı dönemlerde de cinsel ilişki sonrasında da kanamalar ortaya çıkabilir.  Kadınlar için adet kanamasının uzun sürmesi rahatsız edici bir durumdur.  Bu rahatsızlık kanser gibi birçok önemli rahatsızlığın ön belirtisi olabilir. Bu yüzden uzun adet kanaması yaşayanlar mutlaka bir uzmana başvurmalıdır.  Bu sürecin 7 günden daha uzun sürmesinin altında yatan neden araştırılarak bir tedavi planlanmalıdır.

Adet kanamasının uzun sürmesinin altında birçok neden olabilir. Kadınlarda bir tedaviden önce adet kanamasının neden uzun sürdüğü bulunmalıdır. Adet kanamasının uzun sürmesinin nedenleri şöyle sıralanabilir;

  • Doğum Kontrol Uygulamaları:

Doğum kontrol uygulamaları kapsamında enjeksiyon, hap ya da deri altı implantı gibi durumlar adet kanamasının uzamasına sebep olabilir. Kadınlarda hormonların etkisine dışarıdan müdahale eden her süreç adet kanamasını etkiler.  Bu durum karşısından farklı doğum kontrol yöntemleri denemelisiniz.

  • Polikistik Over Sendromu:

Söz konusu sendrom doğurganlık dönemine gelen her  10 adından 1 tanesinde görülebilen bir durumdur.  Yumurtalıklarda oluşan yumurtaların olgunlaşmasına engel olan ve kısırlık gibi birçok soruna yol açan kistler olarak tanımlanabilir. Polikistik Over Sendromu olduğu kesinleşen birçok kadın adet kanamalarının uzadığından şikayet eder.

Detaylarıyla anlattık: Polikistik Over Sendromu

  • Erken Dönemde Girilen Menopoz:

Menopoz dönemi kadınlarda ortalama 50 yaşlarda ortaya çıkar. Ancak 35 yaşını geçmiş her kadının erken dönemde menopoza girme riski vardır. Bu durum hormonlar üzerinde bir dengesizlik yaratır. Buna bağlı olarak da adet kanamaları daha uzun sürmeye başlayabilir.

  • Endometriozis:

Rahim çevresini kaplayan hücrelerin rahim dışında da büyümeye başlamasıdır. Genel olarak periton boşluğu ya da yumurtalık yüzeyinde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Kısırlık, adet düzensizliği gibi sonuçları olabilen bir rahatsızlıktır.

Bu içeriği mutlaka okuyun: Endometriozis Tanısı ve Tedavisi

  • Polip ve Myom:

Myom, rahim içinde yer alan iyi huylu tümörlerdir. Ancak adet döngüsünde bazı düzensizliklere yol açabilir. Bu durumda tedavi edilmesi gerekebilir. Polipler ise rahim iç duvar dokusunda ortaya çıkan kitleler olarak karşımıza çıkar.  Bu kitleler myomlara göre daha risklidir.  Adet döneminin uzun sürmesinin sebebi olabilirler.

İlginizi çekebilir: Miyom Nedir, Miyomlar Kısırlık Yapar mı?

  • Kullanılan Bazı İlaçlar:

Kan pıhtılaşma işlemini engelleyen ilaçlar, antipsikotik yatıştırıcı olarak bilinen fenotiyazidler ve serotonin alımını etkileyen antidepresan  ilaçlar  adet kanamasının daha uzun sürmesine yol açabilir. Bu sorun olması durumunda kullandığınız ilaçları gözden geçirmelisiniz.

  • Kanser:

Bazı kanser türleri adet dönemini uzatabilir. Rahim, rahim ağzı ya da yumurtalık bölgelerinde yer alan kanserli hücreler adet dönemini etkileyebilir.

  • Enfeksiyon:

Cinsel yolla bulanan pelvik inflamatuar hastalıklar adet kanamalarının uzamasına ya da daha yoğun olmasına yol açabilir.

Adet kanamasının uzun sürmesi durumu belirli belirtileri de beraberinde getirir.  Bu belirtiler şu şekildedir;

  • Vajinal kanamanın çok sık hale gelmesi ve yoğun bir ped ile tampon değişikliği yapılması
  • Çift ped kullanımına sebep olacak uzun süreli kanamalar
  • Kan akışının bir haftadan daha uzun sürdüğü kanamalar
  • Gece uykudan kalkarak ped ya da tampon değiştirmek zorunda kalmak
  • Yoğun pıhtı boşalması olması
  • Kanamaya bağlı olarak günlük aktivitelerini yapamamak
  • Yorgunluk, halsizlik nefes darlığı gibi sorunlara bağlı olarak ortaya çıkan anemi belirtileri
  • Sabit olarak yaşanan alt karın ağrısı ve pelvik ağrılar bu belirtiler arasındadır.

Adet Kanaması Uzun Sürmesi Durumunda Tedavi Seçenekleri

Adet kanaması uzun sürmesi durumunda tedavi seçenekleri sizin durumunuz ve isteğinize göre şekillenir.   Öncelikle ilaç tedavisi tercih edilecektir. Demir takviyesi, kan kaybını azaltmak adına kanama anında alabileceğiniz ilaçlar, adet döngüsü ve kanama süresini azaltacak ilaçlar, hormonal dengesizliğinizi ortadan kaldıracak ilaçlar, kanama ve krampları azaltarak rahim iç duvarını inceltecek ilaçlar kullanılabilir. Belirli durumlarda cerrahi müdahaleye de ihtiyaç duyulabilir. Cerrahi müdahale gerektiren durumlarda durumun ciddiyeti de belirleyici olacaktır.


Bizi Arayın